Gecenin bir vakti yine uyku tutmamış, saat’e bakıyorum uyumak için çok
geç uyanmak için ise çok erken. Sosyal medya çöl gibi kimse yok, dizilerde
açmıyor.. başlıyorum 2007’den beri laptopumda kayıtlı olan şarkıları bir bir
dinlemeye. Her şarkıda bambaşka anılar canlanıyor gözümde, gülümsüyorum ve
düşünüyorum zaman ne kadar çabuk geçmiş, neler yaşanmış hayatımda..
Boşuna demiyorlar, müzik zamanın düşmanıdır diye. Bir anı’yı unutmak için
harcanılan zaman aslında anlamsız kalıyor.. bir küçük melodi bütün anıları ve
duyguları tekrardan harekete geçirebiliyor. Bir zamanlar hayatımın merkezinde
olanlar şimdilerde sokaktaki bir yabancıdan farksız adeta. Sorguluyorum..Kimlere
hakettikleri değerden fazlasını verdik ve kimlere hakettiklerinden azını verdik
diye, gereksiz yere kaç kalp kırdık yada kırıldık. Zaman geçtikçe hayatımızdan
çıkan insanların bizde bıraktıkları izleri daha derin ve yaşadıklarımız daha
ağır gelmeye başladı..
İnsanoğlu da bu zaman’ın geçmesine çok güzel bir kılıf uydurdu adınıda “Olgunlaşmak”
koydu. Neymiş efendim yaşayarak öğrenecekmişiz herşeyi, hatalar yaparak “olgunlaşacak”mışız.
Peki soran oldumu acaba ben olgunlaşmak istiyormuyum diye? Belki ben hala
umursuzca, hiçbir sorumluluk altına girmeden yaşamak istiyorum.. tek derdimin Cuma
gecesi ne giyeceğimin olduğu zamanlara dönmek istiyorum. Belki benim ruhum bu
kadar olgunlaşma süresinde yaşanılacakları kaldırmaya hazır değil. Ama yaşamak
zorundaymışım! Bunu herkes yaşıyormuş, bana gelip söylüyorlar,” Bu altına
girdiğin sorumluluklar ve yaşadıkların daha hiçbirşey daha hayatına kimler
girecek, daha ne kazıklar yiyeceksin, ohooo dur bakalım.” Diye başımın etini
yiyorlar, onların yaptığı beni yaşanılacaklara hazırlamak benim anladığım ise ,
“olgunlaşmak’ın” aslında “katılaşmak” olduğu.
Her yaşananla ruhumuzda yeni bir katman yapılanıyor, her geçen saniyede daha da
katılaşıyor ve içimizi, insanlara istesekte açamıyoruz.. çünkü geçmişte
yaşananlar ruhumuza bir duvar örmüştür ve o duvarı yıkmak artık çok
zordur.. Bazıları o duvardan içeriye
girmeye çalışır fakat en ufak bir zorlukta hemen geldiği gibi geri giderler,
onlarla birlikte bir katman daha eklenir ruhumuzun duvarına..
Ne zaman ki biri gelip o duvarı yıkmak için elinden geleni yapacak, ve
içimizdeki gerçek insanı ortaya çıkarabilecek o zaman tekrar mutlu olabileceğiz
çünkü daha fazla üzülmemek için kendimizi kapatıyoruz ve sonunda mutsuz
oluyoruz..
Herşey çok basit aslında, yaşananları geçmişte bırakıp önümüze bakmamız gerek,
çok daha az düşünüp duygularımıza çok daha fazla kulak vermemiz lazım, düşünmeden
sevmemiz ve tekrardan güvenebilmemiz gerek işte bunu başardığımızda ben “olgunlaştık”
derim.
Hoş benim duvarım daha dimdik ayakta duruyor, inat ettim kıracağım duvarımı
belki biraz zaman isteyecek ama elbet bir gün bende elime alacağım çekicimi
vura vura duvarımı yıkıp “olgunlaşacağım.”!
This comment has been removed by a blog administrator.
ReplyDelete