Saturday 29 December 2012

Ah Kıbrıs’ım, Kıbrıs’ım....

Kıbrıs bir ada mıdır? Evet. Cennetten bir parçamıdır? Tartışılır..

Yaklaşık 3 aydır kendi doğup büyüdüğüm ülkemden ayrı yaşıyordum, tabi çok büyütülecek bişey değil 3 senedir bu böyle her 3 ayda bir İngiltere’ye gidip Kıbrıs’a geri dönüyorum. Her gidişimde hiç geri dönemeycekmişim gibi her döndüğümde ise keşke hiç geri gelmeseydim diyorum. Bunun sebebini hala kendim bile çözebilmiş değilim. İngiltere’de okurken geçen zamanlarda Kıbrıs’ı özlüyorum ve geri geldiğimdede binpişman oluyorum, ama bu sefer geldiğimde neden olduğunu gayet iyi çözdüm sanırım..

Uzaktan davulun sesi hoş gelir diye bir atasözü vardır, bugünlerde bu söz’ün anlamını daha iyi anladım. Bir zamanlar Kıbrıs insanı vardı, herkes hoşgörülü sıcak kanlı ve anlayışlıydı..Sohbeti tatlıydı ağzımızın tadı vardı.. yediğimiz yemek, içtiğimiz su daha bir tatlı gelirdi..içilen kahvenin 40 yıl hatrı vardı hiç kimse yapılan iyiliği unutmazdı.. Küçük bir toplum olarak kardeştik hepimiz, herkes herkesi tanırdı ve yapılan bir yanlış hepimize yapılırdı.. en önemlisi toplum olarak “huzurumuz” vardı..  ve hiç bir ırka benzemezdi benim güzel halkım, ya bu hep böyleydi yada biz herşeyi tospembe görüyorduk..

Ama bu halktan şu sıralar hiç eser kalmadı..

Geriye sadece kalan, mutsuz, huzursuz, saygısız ve tahamülsüz bir halk..
Arabaların camlarından küfürler savruluyor.. yollar kapanıyor.. insanlar evlerine ekmek götüremiyor.. Kimsenin ağzının tadı kalmamış.. Pazarları yapılan kebaplar bile artık mutlu edemiyor bu halkı.. Her iki kelimeden biri ne olacak bu ülkenin hali.. Herkes kara kara bunu düşünüyor..

Ve Lefkoşam.. ah güzel Lefkoşam..

Yasemin kokan Lefkoşa, yerini çop kokan, kapkaranlık, terkedilmiş bir şehre bıraktı.. gece oturduğumda kulak veriyorum bu şehre.. neler söylüyor diye.. Haykırıyor adeta, ben çok yoruldum bu halka hizmet etmekten, yaşlandım artık yanlız başıma ayakta duramıyorum.. diyor.. Ağır yaralı, çok ağır darbeler almış belli.. gelen vurdu giden vurdu.. her gelen daha beter etti.. Elinden kimse tutmuyor.. tutamıyor, çünkü kimsenin gücü kalmamış, halkta bu şehirle birlikte ağır darbeler almış çünkü, mağdur olmuş.. halk kendisine yardım edemiyor ki şehrine yardım etsin..

Herkes çözümü başka ülkelerde arıyor.. göç ediyorlar, savaş olmadığı halde insanlar ülkesini terk etmek zorunda kalıyorlar.. Ve bende.. bu şehirde yaşanırmı artık, savaşmaya değer mi diye düşünüyorum.. Savaşmak.. öyle bir durumdayız ki kendi insanımızla savaşmaya hazırlanıyoruz.. adeta kendi içimizde bölünmüş ve teker teker kopup parçalanıyoruz.. Kimsede farketmiyor aslında yavaş yavaş yok oluyoruz..

Üzülüyorum.. ülkemin yavaş yavaş elden gitmesine seyirci kalmakla adeta kahroluyorum!

Baştakilerde 3 maymunu oynuyorlar..“Refahtayız, uçuyoruz” diyorlar.. Ve kimse şunu anlamıyor.. Bu ada bir gemi ve biz hepimiz bu geminin içindeyiz.. eğer bu gemi batarsa hepimiz onunla birlikte dibe batacağız..
Parası olanda, olmayanda.. En başta olanda, olmayanda.. Savaşanda.. Savaşmayanda.. 

No comments:

Post a Comment