Thursday 23 April 2015

Taşındık!!!

Sevgili ve bir o kadar da değerli arkadaşlarım, 

Yazılarımı artık yeni bir siteden yazmaya başladım. 

Beni www.sedefapakgun.wordpress.com 'dan takip edebilirsiniz. 

Sevgiler ve saygılar,

Sedef Apakgun xx

Tuesday 10 February 2015

Sevgililer Günü’ne Göre Kişilik Analizleri

Yine geldik yılın “o” zamanına. Sevgililer günü zamanı. İngiltere gibi bir yerde böyle bir günü görmezden gelmek olmaz, çünkü bu ülke her özel günü steroidlerde yaşıyor. Eksiksiz ve abartılı. Nasıl bu ülke dört mevsimi de çocuk kitaplarında gösterildiği gibi yaşıyorsa, özel günlerde öyle. Misal Eylül ortasında geliyoruz buraya yeni bir akademik dönemin başlangıcı, bütün dükkanlar ve mekanlar Halloween için turuncu ve siyaha bürünmüş oluyor, sonrasında ise yeşil ve kırmızı gündemde oluyor Christmas’ı bekliyorlar, bunu Yılbaşına da bağlıyorlar, hemen yılbaşından sonra ise bütün mekanlar kıpkırmızı oluyor, sonrasında St. Patrick’s Day di efendim bahara giriş, bahardan çıkış ile yaza giriş ve yazdan çıkış sonra yine Halloween.  Her özel güne göre değişim yaşıyorlar. Bu sevgililer günü ise başka bir şey.

 Bir sürü farklı insan olduğu gibi kutlamalar da farklı oluyor. Ocak ve Şubat antik çağlarda St. Valentine hikayesinden önce aşk zamanı olarak anılıyor, ben demiyorum tarihçiler diyor. Zeus ve Hera’nın kutsal evlilikleri Ocak ayının ortası ve Şubat ayının ortası olarak bir zaman diliminde olmuş. Daha sonra St. Valentine hikayesi ve ondan sonra 14 Şubat genel olarak kuşların çiftleşme dönemi olarak bilinirdi ve günün bu özelliğinden dolayı sevgililer birbirlerine güzel sözler yazan notlar vermekteydi ve bu notlarda birbirlerine Valentine diye hitap etmekteydiler. Basit ve düşünceli. Şimdilerde ise benim açımdan bu Sevgililer Günü olayı çok saçma sapan bir hal almış durumda. Tamamen ticaret haline getirip esas amaçtan sarpmışlar.

Misal, 14 Şubat’da burda normal sinemadan biraz daha fazla özellik taşıyan bir sinemada bir filme gitmek istiyordum biletlere baktım, fiyatı görünce beni çarpıntı tuttu, efendim normalde 20 pound olan bilet 80 pounddan fazlaymış. Sinirlendim. Tamam fiyatı bu kadar fazla yaptın ama niye yaptın? Altın mı var popcornların içinde? Şampanya mı var kola yerine? Sinirlendim. Sırf özel bir gün olduğu için fahiş fiyatlandırmalara asaplarım bozuluyor. Yapacak bir şey yok yılbaşı mantığı ile yürümek gerek, gün özelse cebin delinecek arkadaş, bu böyle.

Neyse, bütün ticaret ve mekanları da eleştirdiğime göre uzun bir süredir sizlere sevgililer gününde gözlemlediğim ve analiz ettiğim üç farklı bayan türü tezimi sunmak isterim.

1)      Sevgililer Günü’nü Destekleyenler (Sevgilisi Olanlar):
Bu kategoride olan kişiler sevgililer günü’ne önem verirler, çiçek, çikolata kaplı çilek, ayıcık, mayıcık, budicik midicik gibi şeyleri bekleyen sevgi pıtırcıkları, aşk böcekleridir. Genel olarak romantiktirler ve sevgilileri odun olsun olmasın beklentileri çok büyüktür. Sevgililerine bir ay önceden üstü kapalı mesajlar verirler, “Ehh sevgililer günü’de yaklaşıyor” gibi bir giriş yapıp alt yazı olarak “Bana mükemmel bir sürpriz yapmak için bir ay’ın var, eğer yapmazsan seni trip manyağı ederim, her kavgamızda bunu öne sürerim, derini yüzer üstüne tuz basar, limon sıkarım. Uyarayım.” Demek isterler. İstisnalar kaideyi bozmaz, eminim hepinizin etrafında bir tane bile olsa bu tip bir insan bulunmaktadır. Ben önceden söyleyeyim de aman güme gitmeyin baylar.

2)      Sevgililer Günü’nü Desteklemeyenler (Sevgilisi Olmayanlar):
“Aman hiç sevmiyorum öyle sevgililer günüymüş. Kapitalist düzenin bir oyunu. Tamamen para tuzağı. Yok, hayır sırf sevgilim yok diye demiyorum, hem sevgilim olsa bile ben öyle gülmüş, bilmem neymiş, vıcık vıcık bir ilişki hiç bana göre değil. Bana bir large pizza, film ve bira ile gelsinler abijimm. Diğerleri ile hiç işim olmaz.” Diye savunup 14 Şubat gecesinin sonunda kendini bir şişe şarabın dibine gelmiş, etrafında erimiş yapışmış çikolatalar ile ağlayarak kendini banyonun zemininde bulurlar. (Çikolata ve Şarap ikilisi ne kadar filmlerde ve kitaplarda mükemmel bir ikili gibi görünse de denemeyin, mideye zarar. Yazık günah.)

3)      Sevgililer Günü’nü Desteklemez Gibi Görünüp Aslında Destekleyenler (Uzun Süredir Sevgilisi Olmayıp Yeni Sevgili Yapanlar):
Bu bayanlarımız ise, kategori iki’den kategori bir’e terfi etmiş içindeki küçük “ormantiği” yeni farkeden yeni yetme sevgili statüsüne erişmiş kimsedirler. Kapitalist düzenin bir parçası olduğuna, tamamen para tuzağı tezlerini çok uzun bir süre savunmuş olup, postu yere vurmamak için, Sevgililer günü’nü önemsemezmiş gibi davranırlar, ama kutlamak istediklerini de küçük parçalarla belli etmeye çalışırlar. Material olarak bir beklentileri olmasa bile, içten içe küçük beklentileri vardır. Sevgilileri önemsemez tavırlarını gerçekten günü önemsemezmiş gibi anladıklarının farkında olmazlar, kendileri gibi komplike düşünen bir yaratık ile ilişkide olduklarını sanıp büyük bir hayal kırıklığının eşiğindedirler. Gece sonu muhtemelen postu yere vurup, sevgilileri ile kavga edebilirler veya gerçekten içten içe çok üzülebilirler.

Üçüncü kategoride bulunan bayanlar, eğer bir beklentiniz varsa açık açık söyleyin çünkü erkekler bizim gibi komplike düşünmüyorlar, onlar bir şeyi sevmiyorum diyorlarsa sevmiyorlar ama biz bir şeyi sevmiyorum dediğimizde aslında “Sevmiyorum, ama yarım saat sonra sevebilirim ama sevmeyede bilirim, yarın sevebilirim aslında. Ama sevmiyorum şimdi. Gelme üstüme! Benim gel gitlerim var!” diye düşünüyoruz. Kadın olmak çok zor dostum. Ben bile çoğu zaman ne istediğimi bilmiyorum, bir gün elmayı sevebilirim ertesi günü sevmeyebilirim. Benim gel gitlerim var. Sorgulamayın.

Uzun lafın kısası, Sevgi pıtırcıklarına bol aşklı böcekli möcekli sevgililer günü, yalnız olanlara ise şarapları ile güzel randevüüüler dilerim.

Ve Baylar..


Size tavsiyem her halukarda el altında Sevgililer Günü için bir şeyler bulundurun. B Planı olarak. Yanlışlıkla güme gitmeyin de sonradan toparlaması çok zor olur. Kadın olarak böyle hataları unutmuyoruz maalesef. 

Monday 19 January 2015

Bu Bünye Adrenalin İster

Sonunda bu da oldu. Delirdim. 4 Aylık Master eğitimimde en sonunda dellendim. Bugün sabah öyle bir modda uyandım ki, napıyorum ben hayatımla diye sorgulamaya başladım. Hiçbirşey! Dağlarda ve bayırlarda koşmak varken ben bir şehirde tıkılı kalmış ve sadece iki aydır başımı derslerden kaldırmamışım. Zaten çalışmaktan arta kalan zamanlarda ise uyumak en lüks aktivitem olmuş. Bunalımdaydım arkadaşlar, gerçekten. Ben çalışkan bir insan değilim. Gerçekten değilim. Bütün lise ve üniversite arkadaşlarım bilir, öyle oturup saatlerce çalışabilecek bir yapım yok benim.

Etrafımdakiler bile bu özelliğime öyle bir adapte olmuşlar ki, Kıbrıs’taki bir haftalık tatilimde çalışırken annemler hayatlarının şoklarını yaşadı. Teyzeme gidip “Sedef sabah kalkıp çalışıyordu” dediğinde bile teyzem gülmüş ve gayet sarkastik bir cevap vermişti. Sonuç olarak gerçekten çalıştığımı bugün öğrendiler, inanmamışlar, “Kiiim Sedeeef Sabaaaah kalkıpppp çalıştııı ehuehuehueh yok daha neler” gibi. Sonuç olarak 22 yaşından sonra gerçekten normal öğrenci gibi çalışmaya başlayan Sedef delirdi.

4 ayda bir defa bile club’a gidemedikten sonra geçen haftasonu bir underground club’a gittik. Ayağımda postal botlarım, bir kot ve atlet ile sadece coşmak istiyordum. Yaşadığımı, genç olduğumu hatırlamam lazımdı. Ve o müzik kanıma girerken, dik yukarı hoplayıp zıplarken, uzun bir süreden sonra nefes aldığımı ve yaşadığımı hissettim ve bu beni herkesin kendine sıklıkla sorduğu soruları kendime sormama itti.

“Napıyorum ben? Niye bu kadar kasıyorum ki?” Hippi olasım var yemin ediyorum sokaklarda yatıp, otostop çekerek dünya’yı dolaşayım mesela. Gopro almışım extreme spor olarak sadece metro’ya inip biniyorum bu ne yaa?! Millet skydiving yapar, sörf yapar ne bileyim bir yerlerden atlar zıplar, ben ancakta oturup Kardashian poposu büyüteyim. Oldu cınııım. Olmaz artık. Bugün delirdikten sonra çok değişik kararlar aldım. Bildiğin “Ölmeden önce yapmak istediğim 1902819827 şey” a.k.a. “Bucket List” yaptım. 1 saat metro’da giderken etrafımda da robotlaşmış insanları gördükçe yapacağım en mantıklı şey buydu zaten.

Önceliklerim arasında SKYDIVING VAR! Yapacağım sayın seyirciler! Her ne kadar uçaktan korkan bir insan olsamda bunu yapmadan ölmeyeceğim! (Anne hemen delirme, iş işten geçtikten sonra haberin olacak). Groupon’a üye oldum. Bütün extreme sportları seçtim. Ne kadar antin kuntin adrenalin isteyen şey varsa hepsine üye olacağım. Yemeyip içmeyip cep harçlığımı bunlara yatıracağım. Böyle otur otur evde hayat mı geçer? Geçmez.

Radikal kararlar alıyorum. Öyle tembel hayvan gibi hayat geçirmeyeceğim. Pamuk ipliğine bağlı hayatım, bana verilen en güzel hediyeyi neden boş boş harcayarak geçireğim ki? Bunu kendime niye yapayım? Sırf geleceğim için endişelenerek zaten bayağı zaman harcamışım, ve mutsuz olmuşum. Bunalıma girmişim. Bu endişenmek bana 7 kiloya ve psikolojik hasar ile birlikte kendi içimdeki benliğimden kopmama neden olmuş. Öncelikle o 7 kiloyu vermeye başlayarak hayatımı daha yaşanası hale getirmeye çalışacağım.

Ben adrenalin’in şiddetli bir şekilde vücudumu ve damarlarımı ele geçirmesini hissetmek istiyorum.

Boş boş yaşamak bana göre değil, daha az endişelenip, daha çok coşmak istiyorum.

Boş vakitlerimde uçaktan atlayıp, köpekbalıkları ile yüzmek istiyorum.