Tuesday 10 February 2015

Sevgililer Günü’ne Göre Kişilik Analizleri

Yine geldik yılın “o” zamanına. Sevgililer günü zamanı. İngiltere gibi bir yerde böyle bir günü görmezden gelmek olmaz, çünkü bu ülke her özel günü steroidlerde yaşıyor. Eksiksiz ve abartılı. Nasıl bu ülke dört mevsimi de çocuk kitaplarında gösterildiği gibi yaşıyorsa, özel günlerde öyle. Misal Eylül ortasında geliyoruz buraya yeni bir akademik dönemin başlangıcı, bütün dükkanlar ve mekanlar Halloween için turuncu ve siyaha bürünmüş oluyor, sonrasında ise yeşil ve kırmızı gündemde oluyor Christmas’ı bekliyorlar, bunu Yılbaşına da bağlıyorlar, hemen yılbaşından sonra ise bütün mekanlar kıpkırmızı oluyor, sonrasında St. Patrick’s Day di efendim bahara giriş, bahardan çıkış ile yaza giriş ve yazdan çıkış sonra yine Halloween.  Her özel güne göre değişim yaşıyorlar. Bu sevgililer günü ise başka bir şey.

 Bir sürü farklı insan olduğu gibi kutlamalar da farklı oluyor. Ocak ve Şubat antik çağlarda St. Valentine hikayesinden önce aşk zamanı olarak anılıyor, ben demiyorum tarihçiler diyor. Zeus ve Hera’nın kutsal evlilikleri Ocak ayının ortası ve Şubat ayının ortası olarak bir zaman diliminde olmuş. Daha sonra St. Valentine hikayesi ve ondan sonra 14 Şubat genel olarak kuşların çiftleşme dönemi olarak bilinirdi ve günün bu özelliğinden dolayı sevgililer birbirlerine güzel sözler yazan notlar vermekteydi ve bu notlarda birbirlerine Valentine diye hitap etmekteydiler. Basit ve düşünceli. Şimdilerde ise benim açımdan bu Sevgililer Günü olayı çok saçma sapan bir hal almış durumda. Tamamen ticaret haline getirip esas amaçtan sarpmışlar.

Misal, 14 Şubat’da burda normal sinemadan biraz daha fazla özellik taşıyan bir sinemada bir filme gitmek istiyordum biletlere baktım, fiyatı görünce beni çarpıntı tuttu, efendim normalde 20 pound olan bilet 80 pounddan fazlaymış. Sinirlendim. Tamam fiyatı bu kadar fazla yaptın ama niye yaptın? Altın mı var popcornların içinde? Şampanya mı var kola yerine? Sinirlendim. Sırf özel bir gün olduğu için fahiş fiyatlandırmalara asaplarım bozuluyor. Yapacak bir şey yok yılbaşı mantığı ile yürümek gerek, gün özelse cebin delinecek arkadaş, bu böyle.

Neyse, bütün ticaret ve mekanları da eleştirdiğime göre uzun bir süredir sizlere sevgililer gününde gözlemlediğim ve analiz ettiğim üç farklı bayan türü tezimi sunmak isterim.

1)      Sevgililer Günü’nü Destekleyenler (Sevgilisi Olanlar):
Bu kategoride olan kişiler sevgililer günü’ne önem verirler, çiçek, çikolata kaplı çilek, ayıcık, mayıcık, budicik midicik gibi şeyleri bekleyen sevgi pıtırcıkları, aşk böcekleridir. Genel olarak romantiktirler ve sevgilileri odun olsun olmasın beklentileri çok büyüktür. Sevgililerine bir ay önceden üstü kapalı mesajlar verirler, “Ehh sevgililer günü’de yaklaşıyor” gibi bir giriş yapıp alt yazı olarak “Bana mükemmel bir sürpriz yapmak için bir ay’ın var, eğer yapmazsan seni trip manyağı ederim, her kavgamızda bunu öne sürerim, derini yüzer üstüne tuz basar, limon sıkarım. Uyarayım.” Demek isterler. İstisnalar kaideyi bozmaz, eminim hepinizin etrafında bir tane bile olsa bu tip bir insan bulunmaktadır. Ben önceden söyleyeyim de aman güme gitmeyin baylar.

2)      Sevgililer Günü’nü Desteklemeyenler (Sevgilisi Olmayanlar):
“Aman hiç sevmiyorum öyle sevgililer günüymüş. Kapitalist düzenin bir oyunu. Tamamen para tuzağı. Yok, hayır sırf sevgilim yok diye demiyorum, hem sevgilim olsa bile ben öyle gülmüş, bilmem neymiş, vıcık vıcık bir ilişki hiç bana göre değil. Bana bir large pizza, film ve bira ile gelsinler abijimm. Diğerleri ile hiç işim olmaz.” Diye savunup 14 Şubat gecesinin sonunda kendini bir şişe şarabın dibine gelmiş, etrafında erimiş yapışmış çikolatalar ile ağlayarak kendini banyonun zemininde bulurlar. (Çikolata ve Şarap ikilisi ne kadar filmlerde ve kitaplarda mükemmel bir ikili gibi görünse de denemeyin, mideye zarar. Yazık günah.)

3)      Sevgililer Günü’nü Desteklemez Gibi Görünüp Aslında Destekleyenler (Uzun Süredir Sevgilisi Olmayıp Yeni Sevgili Yapanlar):
Bu bayanlarımız ise, kategori iki’den kategori bir’e terfi etmiş içindeki küçük “ormantiği” yeni farkeden yeni yetme sevgili statüsüne erişmiş kimsedirler. Kapitalist düzenin bir parçası olduğuna, tamamen para tuzağı tezlerini çok uzun bir süre savunmuş olup, postu yere vurmamak için, Sevgililer günü’nü önemsemezmiş gibi davranırlar, ama kutlamak istediklerini de küçük parçalarla belli etmeye çalışırlar. Material olarak bir beklentileri olmasa bile, içten içe küçük beklentileri vardır. Sevgilileri önemsemez tavırlarını gerçekten günü önemsemezmiş gibi anladıklarının farkında olmazlar, kendileri gibi komplike düşünen bir yaratık ile ilişkide olduklarını sanıp büyük bir hayal kırıklığının eşiğindedirler. Gece sonu muhtemelen postu yere vurup, sevgilileri ile kavga edebilirler veya gerçekten içten içe çok üzülebilirler.

Üçüncü kategoride bulunan bayanlar, eğer bir beklentiniz varsa açık açık söyleyin çünkü erkekler bizim gibi komplike düşünmüyorlar, onlar bir şeyi sevmiyorum diyorlarsa sevmiyorlar ama biz bir şeyi sevmiyorum dediğimizde aslında “Sevmiyorum, ama yarım saat sonra sevebilirim ama sevmeyede bilirim, yarın sevebilirim aslında. Ama sevmiyorum şimdi. Gelme üstüme! Benim gel gitlerim var!” diye düşünüyoruz. Kadın olmak çok zor dostum. Ben bile çoğu zaman ne istediğimi bilmiyorum, bir gün elmayı sevebilirim ertesi günü sevmeyebilirim. Benim gel gitlerim var. Sorgulamayın.

Uzun lafın kısası, Sevgi pıtırcıklarına bol aşklı böcekli möcekli sevgililer günü, yalnız olanlara ise şarapları ile güzel randevüüüler dilerim.

Ve Baylar..


Size tavsiyem her halukarda el altında Sevgililer Günü için bir şeyler bulundurun. B Planı olarak. Yanlışlıkla güme gitmeyin de sonradan toparlaması çok zor olur. Kadın olarak böyle hataları unutmuyoruz maalesef.