Sunday 9 December 2012

Hastalıklı İlişkiler.

Bir yazar aşkı ya yaşarsınız ya da yazarsınız demişti..
Peki bir insan yaşamadığı bir şeyi nasıl yazabilir ki? Aşk aslında ne demektir?
Kimilerine göre midede uçuşan kelebekler, kimilerine göre ise onsuz bir gün bile düşünememek, kimisine göre ise ‘Aşk’ diye bir şey yok..Aptallık!

Aslında bunu söyleyenler en büyük aşkı yaşamıştırlar, çünkü en büyük acıyı onlar bilir. Evet aşk aslında v
ücudun çeşitli yerlerinde gezinen bir hayvanat bahçesi hissi değil, gerçek aşk aslında acı verir.. çünkü ‘ insan kendisine değer verenden kaçar, eziyet edeni sever.’  
Ama birine tutulduğumuzda bunun farkına varmayız, herşey tospembedir ne zaman o en acı gerçeklerin yüzümüze  şlapp diye yapıştırıldığı an gelir ya, işte..
Düşünür dururuz, nerede hata yaptık? Yada neden bu kadar tutulduk?

Kafamızın ‘aşk’ yüzünden güzel olduğu zamanların bulanıklığı gittikten sonra bazı şeyleri kavramaya başlarız. Bir de bakmışız ki o ilişkide olan kişi biz değil aslında bambaşka bir insandır, dumur oluruz! Ben nasıl böyle bir insana dönüştüm diye kafada binlerce sorular dolaşır ama cevap bulamayız.
O tospembe zamanları tekrar bir düşüneyim derken yaşanılanların film şeritleri gibi gözlerimizin önünden geçmesi..  Sonrasında gelen kendi kendimize sövme merasimleri.

Çık çıkabilirsen şimdi işin içinden. Insan neden bu kadar mazoşist olmak zorunda? Neden hep zoru severiz? Neden hep acı çektirene gideriz?

Çekim yasasımı? Hiç sanmıyorum.

Kimle konuştuysam artık ‘adam gibi adam’ aradığını söyler durur, yada artık hayatında hiç kimseyi istemediğinden yakınır durur. Sonrasında ise duygulardan yoksun (tabiri yerinde olursa) bir öküze gider yine kapılır. Çağımızın hastalığı sanırım bu. Hastalıklı ilişkiler, gülümsemeden, mutluluktan yoksun ilişkiler. Acı çektirenleri çok çabuk affedip tekrar tekrar hata olduğunu bile bile kapılarımız bu hastalıklı kişilere ve ilişkilere açmak. Hastalık bu, başka bir şey de değil. Hayatta bir hatayı en fazla 2 kere yaptıktan sonra aklımız başımıza gelirken, ilişkideki hataları 100lerce kez yapıyoruz.
Peki bu hataları daha ne kadar tekrar edeceğiz? Ta ki ‘gerçek aşk’ dedikleri şeyi bulana kadar mı?

Sorular çok, cevaplar bulanık.
Benim bu sorulardan çıkardığım tek sonuç ise artık bu salgın hastalığın bir esiri olmak istememem.
Kararlıyım aynı hataları tekrarlamaycağım.

Olurda eğer bir gün beni bu hastalığa yakalanmışken görürseniz, olduğum yerden çekip alın beni ve tedavime başlayın, gerekirse orda olan bir sandalyeyide başıma geçirin! Yeter ki bu illete beni bir daha kurban etmeyin!
 

3 comments:

  1. Yani son cümleden başlamak gerek, olursa bir gün bu hastalığa tutulursan şayet eğer yeniden, öyle bir doktor bulunamaz...hani klask bir deyim olacak ama ölüm gibi "o geldiğinde sen çoktan gitmiş olacaksın"
    Sen aşkı bulmazsın ki o seni gelir bulur zaten...

    ReplyDelete
  2. Ne kadar guzel

    ReplyDelete