Bir grup arkadaş bir
gece dışarı çıkmışlar, İstanbul’da ünlü bir klüpmüş bu gittikleri yer.. Yerlisi
değiller İstanbul’un bilmiyorlar, akıntıya katılır gibi gitmişler o klübe..
Herkes şık şıkırdım giyinmiş kapıda up uzun bir sıra var, girişte’de kocaman
gövdeli iki adam var.. Sanki bir yanlışlarını arar gibi süzüyorlar bizimkileri,
bide aşşağılıyarak bakıyor bir tanesi..
“Davetli
listesinde adınız yok, sizi içeriye alamayız” deyip arkasını dönüyor , tam o
sırada Beyaz Ferrarisi ile bir prens yaklaşıyor.. Hani çocukken izlediğimiz ve
hep hayran kaldığımız prensler olur ya aynısı.. Bir havayla iniyor arabasından,
gözü kıza takılıyor, kızda ona.. Hayran hayran bakıyor kız.. Bu gerçek olamaz
diye geçiriyor kız içinden, Prens’de bakıyor kızın güzelliğinden kafası
bulanmış bir şekilde “Utanır insan bu kadar güzel olunur mu?!” Diyor içinden..
Kız bakıyor, adeta kaybolmuş gibi .. Mankenleri kıskandıracak kadar uzun boyu,
karşısındaki insanı gülüşüyle bayıltacak kadar güzel bir gülümsemesi, gerçek
olamayacak kadar müthiş karizması.. ve aralarındaki sınıf farkı..
Prens gidiyor
kapıdaki görevlilere..
“Onlar benim
misafirim bırakın girsinler” diyor.. adamın cebinede iki tane mavi banknot
bırakıyor.. Kızı tutuyor elinden,
içeriye birlikte yürüyorlar..Kız’ın üstünde bembeyaz kısa bir elbise,
dudaklarında kırmızı bir ruj, saçları dalgalı dağınık.. Kız Prens’e bakıyor..
Prens’te kıza..Prens en sonunda sessizliğini bozuyor.. ‘Seni burada ilk defa
görüyorum .. Hayatımda gördüğüm en güzel bayansın. Gerçek olamayacak kadar
güzel, İstanbul’u utandıracak kadar büyüleyicisin.. Nerden çıktın sen?” diyor
bembeyaz dişlerini ve müthiş gülümsemesini göstererek.. Aniden
mekan boşalıyor..
Arka fonda The
Fray- You Found Me çalıyor.. Dans ediyorlar..
Zaman duruyor
adeta.. Kız dua ediyor.. Allahım bitmesin bu gece, rüya’da gibiyim diyor..
İnanamıyor..
Kız dönüp
bakıyor, kendini Prens’in kollarına bırakmış.. “ Yeni geldim, buralı değilim,
yabancıyım bu şehre ve insanlarınada..” diyor.. Prens sarılıyor ve kulağına
fısıldıyor.. “Buralı olamazsın zaten..bambaşka bir dünya’dan gelmişsin belli.. Sen
nerdeydin şimdiye kadar?” diyor..
Kız mutluluk
sarhoşu olmuş.. Prens’in gözlerinin
içine bakıyor..
“Orda burda
şurda.. hiç bir zaman kendimi tek bir yere ait hissetmedim ama şimdi kesinlikle
söyleyebilirim ki olmam gereken yerdeyim, seninleyim, ve burdayım.. buraya
aitim..sana aitim..”
.. Prens
mutluluktan gözleri dolmuş, dizlerinin bağı çözülmüş ve ayakları yerden
kesilmiş bir şekilde.. Kıza sarılır.. “Seni yeni buldum asla bırakmayacağım,
sen benimsin, bende senin..”
Gece birlikte
çıkarlar, ve Prens kızı evine bırakır.. Son bir öpücüğü’de unutmazlar.. ve
yarın buluşmak için anlaşırlar.. Prens Beyaz Ferrari’sine biner ve gecenin
karanlığında kaybolurken...
Telefon çalar ve
kız uyanır.. Saat’e bakar bi de önünde hala devam etmekte olan film’e..
Bir soğuk su içip
önce kendine daha sonra şansına söver ve belki rüyasına kaldığı yerden devam
eder diye uyukusuna geri döner..