Saturday 13 September 2014

Aslında Bu İşte Bir Yalnızlık Var

Yeni mezun, işsiz, evsiz, master için hiç bilmediği bildiği ama hiç yaşamadığı bir şehre gelen, köyden indim şehre misali. Londra’daki ikinci gününde ayakları su toplamış bir şekilde ev arayışında olan, kafasında kendisini bir emlakçı’nın kapısına zincirleyip başından aşşağıya benzin döküp yakmak ile tehdit ederse belki öğrenci olduğunu unutup ev verirler diye düşünen, paranoyak ve yorgun bir hanım kızımız var. Londra sokaklarında uyumsuz kıyafetler ile, perişan halde, hayattan bezmiş, herkesi dövecekmiş gibi bakan ve etrafına müthiş negatif enerji yayan bir hatun görebilirsiniz. Zararsızdır. Isırmaz. Isıradabilir. Garantisi yok.

Yeğenimin İngilteredeki evinde oturuyorum şu anda, şükürler olsun başımı sokacak bir yer bulabildim. Oda olmasaydı allah bilir nerde yaşardım. Ha şu anda da bir sene boyunca başımı sokacak bir yer yok ama, duydum ki Hyde Park’ta güneş alan bir yer varmış, oraya diyorum bir çadır kursam. Fena olmaz hani. Doğa ile iç içe mis. Durumları dramatikleştirmeyi severim ne de olsa. O kadar kötü değil durumum bakmayın siz. Herşey yolunda. Bu işler böyleyMİŞ, ilk günden ev bulamazMIŞsın. Öyle dedi former Londonersssss. Bizde ona göre işlerimizi yoluna koyduk yavaş yavaş. Ailelerimizin destekleri, arkadaşlarımızın destekleri ve sabırla birlikte. Ama bir şeyler doğru değil..

Ne kadar yanında ailen, arkadaşların ve seni seven diğer bir sürü insan olsa da, aslında bu işte bir yalnızlık var.. Her ne kadar destek alsanda var eksik bir şeyler, bazen etrafında çok insan olsa da yalnız olduğunu hissedersin. Güler yüz, pozitif enerji, herşey yoluna girecek, the secret metodları uyguladığını sanırsın ama bazen istediğin birilerinin seni anlaması. O kadar yorulursun ki elle tutulmayan bir sürü kafanın içinde dönen problemlerle, düzeltilmesi elinde olmayan problemlere kafa yorarsın, çıkış yolu ararsın, ama bulamazsın..

Bazı şeylere yalnız göğüs gerersin. Sana destek olanlar esas destek olunması gereken konularda yanına bile yanaşamazlar. Kimseye bir şey söylemezsin, herşeyi kendin çözmeye çalışırsın, bazılarına göre problemlerin küçük görünür halbuki o sadece buzdağının görünen kısmını problem sanır, altına bakmaz. Sende göstermezsin onu. Belki anlar dersin, ya da havadan anlamalarını beklersin. Her ne olursa olsun, ister hayat arkadaşın olsun, ister kardeşin, ister kardeşinden yakın dostun olsun.. Bazı şeylere yalnız göğüs germek zorundasın.

Artık 15 yaşında da değiliz ki, yavaş yavaş kendi ayaklarımızın üstünde durup, yalnız başımıza hayata atılmaya başlayacağız.. O zaman da kendi kendimize bir hayat kurmak için çok çalışıp, çok fedakarlık edip, çok yalnız kalmak zorunda kalacağız.. Böyle olması lazım, hayatta hiç bir şey oturduğun yerde ayağına gelmez. El bebek gül bebek büyütüldük, mangallar yandı, altımıza arabalar çekildi, gezdik tozduk ama bu kadardı. Bu vakitten sonra kendi cep harçlığımızdan başlayarak, kendi ev kiramızı ödeyebilip gezmeye başlamaya kadar dişimizi tırnağımıza takıp eşşecik gibi çalışmak lazım. Bunları yaparken de çok zaman yine yalnız olacağız.

Bu hayat bizim, yalnız başınasın çünkü, bir tek kendin varsın ve kendin için bir şeyler yapabilmek için yalnızlığına sarılıp ondan güç alman lazım. Yalnız olmak demek, güçlü olmak demek, yalnızlığı ile başaçıkabilen bir insan ve yalnızlığının güzelliğini kucaklayan insanlar çok nadirdirler. Sarılın onlara, onlar kendi yalnızlıklarını bildikleri için sizi de asla yalnız bırakmazlar. Güçlüdürler. Sizide güçlendirirler. Yalnız olan insanları arada bir yalnız bırakın ama çok değil, bu işlerde bir yalnızlık olsa da bazen sarılmaya ve güçsüz olmaya da ihtiyaç duyarlar. Yere düşünce kendileride ayağa kalkabilirler ama küçücük bir el yardım ederse de hayır demezler.


Kıssadan hisse, her işte bir yalnızlık var, bu işlerde bir yalnızlık var. 

No comments:

Post a Comment