Yine geldik yılın
“o” zamanına. Sevgililer günü zamanı. İngiltere gibi bir yerde böyle bir günü
görmezden gelmek olmaz, çünkü bu ülke her özel günü steroidlerde yaşıyor.
Eksiksiz ve abartılı. Nasıl bu ülke dört mevsimi de çocuk kitaplarında
gösterildiği gibi yaşıyorsa, özel günlerde öyle. Misal Eylül ortasında
geliyoruz buraya yeni bir akademik dönemin başlangıcı, bütün dükkanlar ve
mekanlar Halloween için turuncu ve siyaha bürünmüş oluyor, sonrasında ise yeşil
ve kırmızı gündemde oluyor Christmas’ı bekliyorlar, bunu Yılbaşına da
bağlıyorlar, hemen yılbaşından sonra ise bütün mekanlar kıpkırmızı oluyor,
sonrasında St. Patrick’s Day di efendim bahara giriş, bahardan çıkış ile yaza
giriş ve yazdan çıkış sonra yine Halloween. Her özel güne göre değişim yaşıyorlar. Bu
sevgililer günü ise başka bir şey.
Bir sürü farklı insan olduğu gibi kutlamalar
da farklı oluyor. Ocak ve Şubat antik çağlarda St. Valentine hikayesinden önce
aşk zamanı olarak anılıyor, ben demiyorum tarihçiler diyor. Zeus ve Hera’nın
kutsal evlilikleri Ocak ayının ortası ve Şubat ayının ortası olarak bir zaman
diliminde olmuş. Daha sonra St. Valentine hikayesi ve ondan sonra 14 Şubat
genel olarak kuşların çiftleşme dönemi olarak bilinirdi ve günün bu
özelliğinden dolayı sevgililer birbirlerine güzel sözler yazan notlar
vermekteydi ve bu notlarda birbirlerine Valentine diye hitap etmekteydiler.
Basit ve düşünceli. Şimdilerde ise benim açımdan bu Sevgililer Günü olayı çok
saçma sapan bir hal almış durumda. Tamamen ticaret haline getirip esas amaçtan
sarpmışlar.
Misal, 14 Şubat’da
burda normal sinemadan biraz daha fazla özellik taşıyan bir sinemada bir filme
gitmek istiyordum biletlere baktım, fiyatı görünce beni çarpıntı tuttu, efendim
normalde 20 pound olan bilet 80 pounddan fazlaymış. Sinirlendim. Tamam fiyatı
bu kadar fazla yaptın ama niye yaptın? Altın mı var popcornların içinde?
Şampanya mı var kola yerine? Sinirlendim. Sırf özel bir gün olduğu için fahiş
fiyatlandırmalara asaplarım bozuluyor. Yapacak bir şey yok yılbaşı mantığı ile
yürümek gerek, gün özelse cebin delinecek arkadaş, bu böyle.
Neyse, bütün
ticaret ve mekanları da eleştirdiğime göre uzun bir süredir sizlere sevgililer
gününde gözlemlediğim ve analiz ettiğim üç farklı bayan türü tezimi sunmak
isterim.
1)
Sevgililer
Günü’nü Destekleyenler (Sevgilisi Olanlar):
Bu kategoride olan kişiler sevgililer günü’ne önem verirler, çiçek,
çikolata kaplı çilek, ayıcık, mayıcık, budicik midicik gibi şeyleri bekleyen
sevgi pıtırcıkları, aşk böcekleridir. Genel olarak romantiktirler ve
sevgilileri odun olsun olmasın beklentileri çok büyüktür. Sevgililerine bir ay
önceden üstü kapalı mesajlar verirler, “Ehh sevgililer günü’de yaklaşıyor” gibi
bir giriş yapıp alt yazı olarak “Bana mükemmel bir sürpriz yapmak için bir ay’ın
var, eğer yapmazsan seni trip manyağı ederim, her kavgamızda bunu öne sürerim,
derini yüzer üstüne tuz basar, limon sıkarım. Uyarayım.” Demek isterler. İstisnalar
kaideyi bozmaz, eminim hepinizin etrafında bir tane bile olsa bu tip bir insan
bulunmaktadır. Ben önceden söyleyeyim de aman güme gitmeyin baylar.
2)
Sevgililer
Günü’nü Desteklemeyenler (Sevgilisi Olmayanlar):
“Aman hiç sevmiyorum öyle sevgililer günüymüş. Kapitalist düzenin bir
oyunu. Tamamen para tuzağı. Yok, hayır sırf sevgilim yok diye demiyorum, hem
sevgilim olsa bile ben öyle gülmüş, bilmem neymiş, vıcık vıcık bir ilişki hiç
bana göre değil. Bana bir large pizza, film ve bira ile gelsinler abijimm.
Diğerleri ile hiç işim olmaz.” Diye savunup 14 Şubat gecesinin sonunda kendini
bir şişe şarabın dibine gelmiş, etrafında erimiş yapışmış çikolatalar ile
ağlayarak kendini banyonun zemininde bulurlar. (Çikolata ve Şarap ikilisi ne
kadar filmlerde ve kitaplarda mükemmel bir ikili gibi görünse de denemeyin,
mideye zarar. Yazık günah.)
3)
Sevgililer
Günü’nü Desteklemez Gibi Görünüp Aslında Destekleyenler (Uzun Süredir Sevgilisi
Olmayıp Yeni Sevgili Yapanlar):
Bu
bayanlarımız ise, kategori iki’den kategori bir’e terfi etmiş içindeki küçük “ormantiği”
yeni farkeden yeni yetme sevgili statüsüne erişmiş kimsedirler. Kapitalist
düzenin bir parçası olduğuna, tamamen para tuzağı tezlerini çok uzun bir süre
savunmuş olup, postu yere vurmamak için, Sevgililer günü’nü önemsemezmiş gibi
davranırlar, ama kutlamak istediklerini de küçük parçalarla belli etmeye
çalışırlar. Material olarak bir beklentileri olmasa bile, içten içe küçük
beklentileri vardır. Sevgilileri önemsemez tavırlarını gerçekten günü
önemsemezmiş gibi anladıklarının farkında olmazlar, kendileri gibi komplike
düşünen bir yaratık ile ilişkide olduklarını sanıp büyük bir hayal kırıklığının
eşiğindedirler. Gece sonu muhtemelen postu yere vurup, sevgilileri ile kavga
edebilirler veya gerçekten içten içe çok üzülebilirler.
Üçüncü kategoride
bulunan bayanlar, eğer bir beklentiniz varsa açık açık söyleyin çünkü erkekler
bizim gibi komplike düşünmüyorlar, onlar bir şeyi sevmiyorum diyorlarsa
sevmiyorlar ama biz bir şeyi sevmiyorum dediğimizde aslında “Sevmiyorum, ama
yarım saat sonra sevebilirim ama sevmeyede bilirim, yarın sevebilirim aslında.
Ama sevmiyorum şimdi. Gelme üstüme! Benim gel gitlerim var!” diye düşünüyoruz.
Kadın olmak çok zor dostum. Ben bile çoğu zaman ne istediğimi bilmiyorum, bir
gün elmayı sevebilirim ertesi günü sevmeyebilirim. Benim gel gitlerim var.
Sorgulamayın.
Uzun lafın kısası,
Sevgi pıtırcıklarına bol aşklı böcekli möcekli sevgililer günü, yalnız olanlara
ise şarapları ile güzel randevüüüler dilerim.
Ve Baylar..
Size tavsiyem her
halukarda el altında Sevgililer Günü için bir şeyler bulundurun. B Planı
olarak. Yanlışlıkla güme gitmeyin de sonradan toparlaması çok zor olur. Kadın
olarak böyle hataları unutmuyoruz maalesef.
No comments:
Post a Comment